2 Aralık 2010 Perşembe

KİTAPLAR

Daha önce de bahsetmişimdir. Aynı anda  birden fazla kitap okumayı seviyorum." İstanbul Hatırası"nı çok beğenmeme rağmen henüz bitiremedim. Onunla beraber yazın ilkini okuduğum ve çok güldüğüm serinin ikinci kitabı " Selindrella - Acilen Evlenmem Lazım"  okuyorum. O yine bildiğimiz tatda keyifli.

Geçenlerde D&R da dolaşırken Elif ŞAFAK'ın yeni kaitabı çıkmış "Firarperest", hemen aldım ve  onu da okumayada başladım. Kitap kısa kısa yazılardan oluşmakta ben pek bi beğendim.
Yazarın diğer kitaplarından birini okurken bayağı bir zorlanıp yarım bırakmıştım, tabiki "AŞK" ın dışında. Onu  diğerlerinde ayrı tutuyorum çünkü o kitaptan kendi payıma aldıklarım çok farklı, onun için AŞK'ın durumu başka benim için ,  bugün yine okusam sanırım yine aynı tadı alırım.
Yaparım arada ben böyle, çocukken de yapardım çok beğendiğim bir kitabı tekrar tekrar okuyabilirim. Gençken ( tabiki de, hala gencim !.. ama 16 yaşındayken diyelim)  "Genç Kızlar" diye bir roman vardı, ablam hediye etmişti bana , yazarının o zamanlar "Vincent EWING  olduğunu sanıyorduk ama aslında bir Türk yazar "Nihal YEĞİNOBALI" olduğunu seneler sonra öğrendik.

Ben bu kitabı yaklaşık 3-4 kere falan okudum ve her seferinde sonunu bile bile " Miss B" ile öğretmeni "Gabriel Samson" un ilk karşılaşmalarını aynı heyecanla okudum.  Sonra kitabı birine verdim okusun diye ama ne yazık ki kitap bana geri döndüğünde ilk 50 sayfası falan yoktu. İşte o gündür  bu gündür kitabıma iyi bakamayacak birine kitap vermeyi pek sevmem ama isterse de hayır diyemem, kitabı veririm ama artık o bana geri gelmez" kayıp" diye düşünürüm.

Nerden nerelere geldim, aslında ben diyecektim ki, "Firarperest" i  okuyorum ve pek beğendim sizlere de tavsiye ederim ama söz uzadı gitti.

Kitabın arka kapağından bir pasaj da vererim size , bir fikir edinmeniz açısından
"Tadına doyulmaz, kimi zaman kışkırtıcı, kimi zaman sakinleştirici ama ruhu hep özgür kalan yazılar İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki'ni keşfetmek... () Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına... şaşırmak ölene kadar... şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek... budur son tahlilde Âdemoğullarına, Havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven."

Bu arada diğer kitaplarımı da bitirmek için hergün her birinden 30  sayfa okumaya karar verdim.
Böylece içimdeki suçluluk duygusunu azaltmış olur muyum ? Ne dersiniz ?..

3 yorum:

  1. Olursun :-) Bende hic zaman bulamiyorum, sonrada kendimi suclu hissediyorum. Is icin almanyaya gittigimde, annemlerde kaliyorum, is yerim oraya yaklasik 120km, hergün trenle gidip geliyorum, sadece kitap okumaya zaman bulabilmek icin. Türkiyede simdiye kadar hic trene binmedim ama almanyadakiler gayet konforlu. Aliyorum kahvemi gardan, oturuyorum sicacik trene 1,5 saat okuyorum, arada camdan bakiyorum... Harika birsey...

    YanıtlaSil
  2. Bak şimdi beni nasıl özendirdin. Ne güzel ya keşke burda da olsa. Benim babamlar Beylikdüzünde oturuyorlar bizim evle onların evi yaklasık 70- 80 km kadar be metrobüsle avcılara kadar gidiliyor. Senin dediğin öyle denenebilir ama bizim metrobüsler normal değilki öyle kalabalık ki insan değil oturmaya nefes almaya yer bulamıyor. Bak şimdi tren dedin aklıma geldi canım Haydarpaşayı'da yaktılar yaaaaa. içim acıyor

    YanıtlaSil
  3. O GÜZELİM TARİHE NASIL DA KIYDILAR HEP ANILARIMIZDA O BEŞHUR BESTE ( YOLCULUK BAŞLADI HAYDARPAŞADAN ) DİYE BAŞLARDI.

    YanıtlaSil